Mustafa Kemal, Fikriye’nin vefatından beş, altı hafta sonra 25 Temmuz 1924 günü Salih Bozok’u da yanına alarak otomobile biner. Bugünkü Kuğulu Park’ın olduğu yere gelir. Salih Bozok’un notlarında o günle ilgili şunlar yazıyor:
Şaşırdım. Paşa Hazretleri durmamızı emir buyurdular durduk. "Hava almak istiyorum Salih..." derken gözlerinin bir yerleri aradığını hemen fark ettim.
"Müsaade buyurursanız önden ben gideyim." dedim. Hiç sesini çıkarmadılar. Fikriye Hanım’ın ebedi uykusunu uyuduğu yerin önüne kadar geldik. Ben bir an durdum, yalnız kalmak istediğini hissetmiş olmam nedeni ile birkaç adım geriye çekildim. Paşa Hazretleri mezarın başına geldiler, ben arkasında olduğum için yüzünü göremiyordum. Hava çok sıcaktı. Cebinden beyaz ipek mendilini çıkardı, sanırım terlemişti. Yüzünü ve alnını ipek mendili ile sildi. Sonra beş on adım arkasında duran bana dönerek buğulu gözlerle:
-Çocuk bu mendiller insanın terini silmiyor senin mendilin var mı, diye sordular. Sıkıldığı, üzüldüğü veya kati bir karar vereceği anlarda hep terlediğini bildiğimiz için Kılıç Ali’de, ben de Paşa Hazretleri için daima yanımızda pamuklu bezden yapılmış birkaç mendil taşırdık. Hemen koşar adımlarla Paşa Hazretleri’nin yanına gittim ve mendillerden birini verdim. Baktım ki çok terlemişlerdi:
-Paşa Hazretleri bunu da kullanabilirsiniz diyerek ikinci mendili de takdim etmek istedim.
-Yok yok yeter bu, buyurdular. Birkaç saniye daha oyalandılar. Tam otomobile doğru gidecek iken tekrar Fikriye Hanım’ın mezarına doğru döndü, elindeki beyaz ipek mendili, bir avuç gül yaprağını savurur gibi Fikriye Hanım’ın mezarının üzerine doğru savurdu. Şöylesine birkaç kere havada dalgalanan ipek mendilin, mezarın başucuna inmesine kadar bekledi. Birkaç saniye sonra da, sanki mezarın başına sadece ipek mendilini değil, yüreğini de bırakmışçasına hüzünle oradan ayrıldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder